Türkiye'nin Üçüncü Nobel'i: Daron Acemoğlu, Nobel Ekonomi Ödülü Kazandı
- Özcan Vural
- 14 Eki 2024
- 4 dakikada okunur
Türkiye’de büyüyen bir Ermeni olarak kariyerini Amerika’da devam ettiren MIT Profesörü Daron Acemoğlu, iki meslektaşı Simon Johnson ve James A. Robinson ile birlikte Nobel Ekonomi ödülüne layık görüldü. Nobel Komitesi, duyurusunda ödülün Acemoğlu ve meslektaşlarına "toplumsal kurumların bir ülkenin refahı için önemini gösterdikleri" için verildiğini açıklamış ve komitenin başkanı Jakob Svensson da "Ülkeler arasındaki gelir farklılıklarını azaltmak, zamanımızın en büyük zorluklarından biridir. Ödül sahipleri, bunu başarmak için toplumsal kurumların önemini göstermiştir" sözüyle bu ödülün verilmesini kutlamıştır.
Türkiye için üçüncü olan bu Nobel ödülü, ekonomi dalındaki ikinci ödülü olmakla beraber kimya (Aziz Sancar) ve edebiyat (Orhan Pamuk) alanlarının yanında kendi yerini almıştır. Nobel ödülleri bu alanlarında dışında psikoloji/tıp ve barış alanlarında da ödüller vermektedir ve Türkiye'nin ikinci yüzyılında bu ödüllerin kimler tarafından alınacağı bu jenerasyona bağlı.
Daron Acemoğlu Kimdir?
Acemoğlu, Ermeni asıllı olup lise eğitimini Galatasaray Lisesinde tamamlamış ve sonrasında York Üniversitesinde ekonomi alanında lisans eğitimini almıştır. Yüksek lisansını ve doktorasını Londra Ekonomi Okulunda yapan Acemoğlu, 1992'de akademiden devam etme kararının ardından kalkınma ekonomisi alanında çalışmaya başlamıştır.
Londra Ekonomi Okulunda bir yıllık öğretim üyesi olarak çalışmasının ardından MIT'ye geçerek burada asistan profesör olarak çalışmaya başlamıştır. 2000 yılında ise Acemoğlu profesör olmuş ve halen MIT'de çalışmaktadır.
Kitapları
Ulusların Düşüşü - Why Nations Fail
Dünyanın Acemoğlu'nun fark edilmesi ise 2013 yılında dünyaca ses getiren çalışmalarından ilki olan “Ulusların Düşüşü” kitabını yayınlaması ile olmuştur. Bu kitapta, meslektaşı Robinson ile kurumsalcı teoriyi zenginleştirmiş ve literatüre iki kavram ortaya atmıştır: Kapsayıcı kurumlar ile dışlayıcı kurumlar. Kapsayıcı kurumlar, içerisinde dışarıdan aktörleri de katabilen ve herkese eşit davranan kurumlar iken dışlayıcı kurumlar ise bazı hedef kitleleri önemseyip diğer aktörlere adaletsizce davranan ve belli elitler tarafından yönetilen kurumlardır. Acemoğlu ve Robinson'a göre kapsayıcı kurumlar kalkınmanın temelini oluşturmaktadır.
Ulusların Düşüşü, bu alanın ileri gelenleri tarafından oldukça sevilmesinin yanında basit anlatımının ortaya çıkardığı basit politik ekonomi mekanizması anlatısı eleştirilmiştir. Tarihteki devletlerin tamamının bu iki olgu üzerinde inşa edilmesi fazla indirgeme olarak görülmüştür. Bu, Acemoğlu ile Robinson'un yeni bir kitap yazması için gerekli temeli de yaratmıştır.
Dar Koridor - Narrow Corridor
Ulusların Düşüşü'nün aksine bu kitap, oldukça uzun ve detay içermektedir. Kapsayıcı ve dışlayıcı kurumlar temelinde anlatının yanında yeni kitapta xy düzleminde "devletin gücü" ve "toplumun gücü" olguları yerini almıştır. Dar Koridor, devletlerin ortaya çıkışından itibaren devletin gücü ile toplumun gücünü anlatmaya çalışmış ve herhangi birinin daha önce çıkması durumunda o topluluğun koridordan çıkarak istenmeyen taraflara kayacağından bahsedilmiştir.
Acemoğlu ile Robinson'a göre topluluklarda devletin gücü toplumun gücünü geri dönülüşü zor olacak şekilde geçtiğinde Despotik Leviathan ortaya çıkacaktır. Leviathan, İncil'de geçen devasa bir deniz canlısıdır ve hem balinaya hem timsaha benzemektedir. Hobbes, toplumu tamamıyla insanlardan oluşan bir Leviathan'a benzetmiş ve tıpkı insanın hayatta kalması için bazı durumlarda kendi kolunu kesmesi gerektiği gibi Leviathan'ın da bunu toplumdaki bir üyeye veya bir kısım gruba yapabileceğini savunmuştur. Acemoğlu ile Robinson bu benzetmeden ilham alarak üç çeşit Leviathan tanımlamışlardır: Despotik Leviathan (Devletin gücü daha fazla), Prangalanmış Leviathan (Devletle toplumun gücü benzer), Namevcut Leviathan (Toplumun gücü çok fazla.
Dar Koridor tabiri de burada Prangalanmış Leviathan'a tekabül etmektedir. Topluluklar geliştikçe ve bu koridorun içinde devam ettikçe refaha ulaşacağı Acemoğlu ile Robinson tarafından savunulmaktadır. Devletin gücü artarken toplumun buna tepki verip aradaki farkın kapanması için kendi gücünü arttıracağı, toplumun gücü artarken de, aynı şekilde, devletin buna tepki verip kendi gücünü arttıracağını kuramlaştırmışlardır. Bu durumu biyolojide ve bilgisayar biliminde çokça kullanılan "Alice Harikalar Diyarında" hikayesindeki "Kızıl Kraliçe"ye benzetmişlerdir. Kızıl Kraliçe Etkisi, tam bu bağlamdaki iki tarafın da birbirini dengelemek için mücadeleye girişmesi ve sonucunda ikisinin de benzer güçlere sahip olması anlamına gelmektedir.

Hikayedeki kesiti sizinle paylaşmak isterim:
Orijinal Metin: "Alice meets the Red Queen in the forest and they enter a race. Although they both ran with all their might, other trees and objects around them remained stationary. No matter how fast they accelerated, there was nothing they left behind. When the Red Queen finally told them to stop, Alice looked around in surprise and said, "How can I believe we've been under the same tree the whole time, everything is the same." “Of course it is, what did you expect?” said the Queen."
Türkçesi: ""Alice ormanda Kızıl Kraliçe ile tanışır ve bir yarışa girerler. İkisi de tüm güçleriyle koşmalarına rağmen etraflarındaki diğer ağaçlar ve nesneler hareketsiz kalır. Ne kadar hızlansalar da geride bıraktıkları hiçbir şey yoktur. Kızıl Kraliçe sonunda onlara durmalarını söylediğinde Alice şaşkınlıkla etrafına baktı ve "Aynı ağacın altında olduğumuza nasıl inanabilirim, her şey aynı." dedi. "Elbette öyle, ne bekliyordun?" dedi Kraliçe."
Güç ve İlerleme - Power and Progress
Acemoğlu, bu kitabını Simon Johnson ile beraber yazmıştır ki Nobel ödülüyle ilgili bu üç projenin üçünde de Acemoğlu'nun bulunması önemli katkılarını göstermektedir. Acemoğlu ve Johnson, bu kitapta teknolojinin gelişimini incelemiş ve insanoğlunun yapay zekaya kadarki birçok icadının ve devriminin verimliliği ve hayat standardını arttırdığı, ancak yapay zeka ile birlikte bu alışılagelmiş ilişkinin beklendiği gibi olmayacağını anlatmışlardır.
OpenAI'ın ChatGPT'si gibi teknolojilerin gelecek on yılda gelir eşitsizliğini daha arttıracağını, düşük gelirlilerin enflasyonla orantılı olarak maaşlarının değişeceğini ancak yüksek eğitimli meslek gruplarının maaşlarının oldukça artacağını ve bu durumunda 1970'lerden beri halihazırda da bulunduğunu belirtmişlerdir.
Kişisel olarak henüz okumadığım ve yalnızca birkaç lecture'ını izlediğim bu kitap hakkında sizinle daha fazla bilgi paylaşmak isterdim ama merak edenler için aşağıya Acemoğlu'nun bir zamanlar öğrencisi olduğu Londra Ekonomi Okulundaki lecture'ını bırakıyorum.
Sonuç
Daron Acemoğlu gibi ünlü ekonomistlerin yeniden İstanbul'dan çıkması dileğiyle...
ความคิดเห็น