top of page
Zeynep Gümüş

Paranın Olayı Ne?

Güncelleme tarihi: 26 Eyl

Eski Madeni Sikkeler

Para, ulusal ekonomi içinde gördüğü üç temel fonksiyona sahip bir alışveriş aracıdır. İlk fonksiyonu değişim aracı olmasıdır: Para, mal ve hizmetlerin alım satımında kullanılan bir araç olarak işlev görür. Mal veya hizmetlerin değeri para birimiyle ifade edilerek kolaylıkla takas edilebilir hale gelir. Böylece ticaret ve ekonomik faaliyetler daha verimli hale gelir. İkinci fonksiyonu değer ölçüsü olmasıdır: Para, mal ve hizmetlerin fiyatlarını ölçmek için bir referans noktası sağlar. Fiyatlar genellikle para birimiyle ifade edilir. Bu da tüketicilerin ürünlerin değerini karşılaştırmasına ve ekonomik kararlar almasına olanak tanır. Üçüncü fonksiyonu birikim aracı olarak kullanılmasıdır: Para, birikim yapmayı mümkün kılar. Biriktirilen para; ileride yatırım yapmak, acil durumlar için bir güvenlik ağı oluşturmak veya gelecekteki harcamalar için kullanılmak üzere saklanabilir. Bu da ekonomide kaynakların yönetimini ve tasarrufları teşvik eder.

Paranın işlevini öğrendik de bundan önce para kavramı hayatımıza nasıl girdi, insanlar şu anki adıyla paraya neden ihtiyaç duydu, paranın ne olduğunu neden öğrenelim gibi soruların gelmesi gayet doğal. Soruları cevaplamak adına parayı üç döneme ayırarak ilk kullanımında günümüze kadarki sürecinden bahsedelim. Para benzeri bir değişim biriminin kullanılması yaklaşık beş bin yıl önce oldu. O tarihlerden 1871 yılına kadar geçen dönemde bu değişim aracı çeşitli evrelerden geçerek son aşaması olan kağıt paraya kadar geldi. Fiziksel paranın kullanıldığı bu döneme Para "1.0" deniyor. EFT denilen elektronik fon transferi sisteminin 1871’de devreye girmesi ardından kredi kartlarının yaşama geçmesiyle birlikte para fiziksel formdan çıkmaya başladı. Bu dönem 100 yıl sürdü. Bu döneme "Para 2.0" deniyor. 1976’da ABD dolarının karşılığı kaldırılınca paranın fiziksel karşılığı tamamen kalkmış ve para artık kabule dayalı bir değişim aracı haline dönüşmüş oldu. Bu döneme de "Para 3.0" deniyor.

Dolar ve Altın

Günümüzde paranın sanal paraya dönüşüp dönüşmeyeceği konuşuluyor. Eğer sanal paralar yaygınlık kazanırsa bu yeni dönem de "Para 4.0" olacak. Yazımızın ilerleyen kısmında sanal paranın geçerli olup olamayacağı durumundan bahsedeceğiz.

Günümüzde yaşamımızda yer edinen çoğu şeyin değerini belirten kağıt paranın gerçekte karşılığı var mı?

Kağıt para ilk kez 7. yüzyılda Tang Hanedanının Hükümdarlığı sırasında Çin’de kullanıldı. Madeni paralarını sürekli yanlarında taşımak zahmet ve riskinden kurtulmak isteyen tüccarlar paralarını güvenilir kişilere emanet olarak bırakıyorlar ve karşılığında yazılı bir senet alıyorlardı. Zaman içinde bu senetler arkalarına devir kayıtları ve mühürleri konularak, yani bir anlamda ciro edilerek başkalarına devredilir oldular. Böylece malı alan kişi bunun karşılığında satıcıya bu emanet senedini devrettiğinde para el değiştirmiş oluyordu. 960 yılında, Çin’de Song Hanedanının hükümranlığı sırasında bakır arzında ortaya çıkan düşüş madeni para basımını kısıtladı. Bu sıkıntıyı aşabilmek için bu kez hükümet kâğıt para basımına gitti. Bunlar geçici süreyle yürürlükte kalacak paralar olarak basılmıştı. Bu paralar, maden karşılığı basılıyor ve parayı getirene karşılığı olan madenin ödeneceği sözünü taşıyordu. Adına Jiaozi denilen bu kâğıt paralar madeni paralarla birlikte tedavülde kaldı. Merkezi hükümet kâğıt paranın üstünlüklerini fark edince kâğıt para basımını tekel olarak üstlenmeye yöneldi ve 1120 yılından itibaren kâğıt devlet parasını basmaya başladı. Çin’e giden Venedikli tüccarlar devlet garantisi altında basılan ve kolaylık sağlayan kâğıt para düşüncesini Batıya taşıdılar. Bugün banknot olarak bildiğimiz terim ilk kez İtalyanlar tarafindan 14. yüzyılda “Nota di Banco” olarak kullanılmaya başlandı. İtalyan bankaları kendilerine emanet edilen paralar karşılığında banknot düzenler oldular ve bu banknotlar elden ele dolaşarak, Çin’de Tang Hanedanı zamanında olduğu gibi, kâğıt para işlevi görmeye yöneldi.

Nota di Banco
Nota di Banco Örneği

Madeni parayla ilişkisi koparılmış kâğıt parayı basan ilk kamu bankası 1609 yılında kurulmuş olan ve Merkez Bankalarının ilk örneği olarak kabul edilen Amsterdam Bankası’dır. Merkez Bankalarının en eski örnekleri arasında kabul edilen İsveç Merkez Bankası (Riksbank, 1664) ve İngiltere Merkez Bankası’nın (Bank of England, 1694) kuruluş amacı hükümetin ihtiyacı olana borç parayı sağlamaktı. Birinci Dünya Savaşı öncesinde hemen her yerde hükümetler kâğıt para basımını tekel haline getirdi ve çoğu bu yetkiyi merkez bankasına verdi. Basılan kâğıt paraların değerli maden (çoğunlukla altın) karşılığı vardı. Bu karşılığı bulundurmakla kâğıt parayı getirene o karşılığın ödenmesi sözü verilmiş oluyordu. Birinci Dünya Savaşı’yla birlikte bu söz rafa kaldırıldı ve kâğıt para yalnızca yasal bir zorunluluğa dayalı olarak kullanılmaya başladı.

Savaştan sonra karşılık meselesi yeniden oturtulmaya çalışılsa da gerçekleşmedi. Madeni para, üzerinde yazılı değer kadar olmasa bile bir değer taşır. Kâğıt paranın üzerinde taşıdığı değere karşılık gerçek değeri ise yalnızca kâğıt ve mürekkep değeridir. Buna fiat para deniyor. Fiat, Latince “öyle olması gereken” anlamını taşıyan bir sözcük. Yani kâğıt paranın üzerindeki değer, yalnızca hükümet veya yasalar öyle söylediği için var olan bir değerdir, başka bir karşılığı yoktur. ABD, 1971 yılında doların altın karşılığını kaldırınca dünyadaki bütün kâğıt paralar karşılıksız kalmış oldu. Bugün kâğıt paraların karşılığı yalnızca devletin itibarıdır. Buna karşılık sokaktaki insan, eski uygulamadan kalma alışkanlıkla kâğıt paranın hala bir altın karşılığı olduğunu sanır.

Bank of Amsterdam
Bank of Amsterdam

Parayı para yapan devletse ulusal paranın hukuk egemenliğini sarsacak nedenler neler olabilir?

Kripto Para ve Dijital Para Birimleri: Geleneksel ulusal paraların yanı sıra kripto paraların ve dijital para birimlerinin yaygınlaşması ulusal paraların egemenliğini sarsabilir. Bu yeni para birimleri, merkezi olmayan yapısı ve sınırlı düzenlemeleri nedeniyle ulusal paraların karşısında alternatif bir değer deposu olarak ortaya çıkabilir.

Ekonomik Krizler ve Para Değerinin Düşmesi: Hızlı enflasyon, ekonomik krizler veya para biriminin değer kaybetmesi gibi durumlar, insanların güvenini ulusal paraya karşı sarsabilir. Bu durumda, insanlar ulusal paraya olan güvenlerini yitirerek alternatif varlık ve para birimlerine yönelebilirler.

Bölgesel ve Uluslararası Ticaret Anlaşmaları: Bazı ticaret anlaşmaları veya ekonomik birlikler ulusal paraların kullanımını sınırlayabilir veya alternatif para birimlerinin kullanımını teşvik edebilir. Örneğin, uluslararası ticarette farklı para birimlerinin kullanımına izin veren anlaşmalar, ulusal paranın egemenliğini kısmen sarsabilir.

Teknolojik Gelişmeler: Gelişen teknoloji ve ödeme sistemleri, insanların daha kolay ve hızlı bir şekilde farklı para birimleri veya ödeme yöntemlerini kullanmasına olanak tanır. Bu da ulusal paranın egemenliğini sınırlayabilir.

Bu faktörler, ulusal paranın hukuki egemenliğini sarsabilecek potansiyele sahiptir, ancak ulusal para birimlerinin genellikle devlet destekli olduğu ve bir ülkenin resmi ödeme aracı olduğu unutulmamalıdır. Devletler, genellikle para birimlerinin gücünü ve egemenliğini korumak için politika ve düzenlemeler geliştirirler.

Tarihsel ABD Enflasyon Verisi

Kripto Paraların Gelecek Potansiyeli?

Yazının başlarında parayı dönemlere ayırırken gelecek dönemde sanal paranın çıkması durumunda yeni bir dönem başlayacağından bahsetmiştik. Kripto paralar sanal para birimi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kripto para birimleri dijital olarak şifrelenerek güvence altında tutulmaktadırlar. Fiziksel olarak bulunmayan kripto paralar ilk olarak 2008 yılında ortaya çıkmıştır. İlk olarak Bitcoin ile başlayan kripto paralar günümüzde farklı şekilleri ile ortaya çıkmış ve gelişmeye devam etmiştir. Kripto para birimleri genel anlamda dijital ortamda kullanılmak için tasarlanan ve merkezi bir sisteme dayanmayan birimlerdir. Bitcoin kripto para birimi ortaya çıktığı ilk günden beri sürekli gelişmiş ve şu anda da en büyük kripto birimdir.

2008 yılından sonra günümüze gelindiğinde Bitcoin ya da Ethereum gibi farklı birimler hükümetler tarafından da ortaya çıkarılan paralara önemli bir alternatif olarak görülmüştür. Ortaya çıkan pek çok dijital para birimi Bitcoine benzer yapıdadır. Bazı para birimleri değişik teknolojilere dayansa da değer aktarımını sağlayan farklı özellikler de bulundurabilir.

Kripto para birimleri genel olarak hükümetler ve merkezi otorite kurumları tarafindan yayınlanarak denetlenmez. Bu para birimleri özgür olan ve aynı zamanda açık kaynak yazılımlarına sahip olan bilgisayar ortamlarında oluşturulur ve eşler arası ağ kontrolünde yönetilir. Genel olarak bakıldığında bu ağa herkesin katılabildiği söylenebilir. Pek çok yatırımcı ve kişi herhangi bir bankaya ya da hükümete dayanmayan bu para birimlerinin güvenliğini sorgular. Tüm yatırımcıların bu güvenliği sorgulamasının önemli olduğunu düşünüyorum.

Bitcoin ve Döviz

Ancak kripto para birimleri güvenli yapıdadır. Çünkü tüm işlemlerin blok zinciri gibi bir teknolojiye dayandığı gözle görülür şekilde ortadadır. Blok zinciri olarak ifade edilen kavram, bankaların sahibi olduğu bilanço ya da defterlere benzer. Bu sistemde para biriminin kullanılarak yapıldığı her işlem doğrulanması için işlem kaydını içeren kendi blok zincirine sahip olur. Ancak blok zincirleri kripto paraları ağı içerisindeki tüm katılımcılar arasında dağıtılmıştır. Kripto paraların en önemli özelliklerinden birisi insanların düşünsel yapılar üstünde tam olarak kontrol sağlıyor olmalarıdır. Çığır açan bir teknolojiye sahip olan kripto paraların geleceği oldukça parlak görünmektedir. Gelecek zaman dilimlerine bakıldığı zaman da ülkeler ve devletler arasında da yayılarak etkinliğini sürdürmeye devam edecektir.


Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Her gün ve ay yeni yayınlarımızdan haberdar olabilirsiniz

Gönderdiğiniz için teşekkürler!

bottom of page