Romanya ve Ukrayna arasında kalan Moldovalılar, dün hem mevcut Cumhurbaşkanı Maia Sandu'nın yeniden adaya olduğu başkanlık seçimleri hem Avrupa Birliği referandumu için sandığa gitti. Cumhurbaşkanlığı Maia Sandu'nun yüzde 50'yi geçememesi ve yüzde 42 oy olmasıyla ikinci tura kalırken AB referandumunda Moldovalıların yüzde 50,46'sı AB üyeliğini destekleyerek kıl payı ile AB lehine bir duruş sergiledi. Seçimlerde Rusya'nın müdahale ettiği ve 1,55 milyon kişinin sandığa gittiği seçimde yaklaşık 300.000 kişiye 100 euro rüşvet verdiği tespit edilmiş durumda.¹ Dünya tarihinde bir ülkenin diğer ülkenin seçmenlerine verdiği en büyük rüşvet olarak kaydedildi.
Yazımızın devamında, Moldova'nın bu referanduma giden yolunu, referandumun önemini, sonucunu ve olası sonuçlarını değerlendireceğim.
Moldova'nın AB Serüveni | (2009-2022)
Durumu daha iyi anlamak için Moldova'nın kısa geçmişine bir göz atmamız gerekiyor. Ancak bu özetin oldukça kısa olacağını belirtmek isterim; daha fazla bilgi edinmek isteyenler İngilizce Wikipedia'yı ziyaret edebilirler.
Yeni Bir Batı Sayfası
2009'dan beri Batı yanlısı hükümetler tarafından yönetilen Moldova, 2020'ye kadar AB entegrasyonu konusunda büyük bir adım atmamıştır. 2009-2020 yılları arasında, oligark ve mafya olarak tanınan liderlerin kurduğu koalisyonlar ülkeyi istikrarsız bir şekilde yönetmiş, on yıl boyunca ilerleme kaydedememişlerdir. 2014'te ülkenin en büyük etnik azınlığı olan Gagavuzlar, AB tartışmalarının gündeme gelmesinin ardından düzenledikleri bir referandumda yüzde 90'dan fazla bir oranla Rusya'ya katılma kararı almıştır. Bu istek Rusya tarafından reddedilmiş olsa da Gagavuzların Rusya'ya duyduğu bağlılığı göstermektedir.
Maia Sandu'nun Sahneye Çıkışı
Maia Sandu, siyasi kariyerine Liberal Demokrat Partide başlamış ve eğitim bakanı olmuştur. 2015-16 yıllarında bir dizi olayın tetiklediği protestolar, kariyerini farklı bir yöne sevk etmiştir. Bu protestolar, günümüzdeki seçimleri anlamamız için de önemli bir yer tutmaktadır, çünkü protestoların nedenlerinden biri Moldova finans sisteminden bir milyar doların buharlaşmasıydı. Bu parayı kaçıran kişi, Moldova Tasarruf Bankası'nın başkanı olan iş adamı Ilan Shor'du. Shor, Moldova'nın üç büyük bankasından yüklü miktarda borçlanma yapmış ve bu fonları Hong Kong ve Birleşik Krallık'ta sözde yatırımlara yönlendirmişti. Ancak bu "yatırımlar" sonunda birkaç özel kişinin hesabına aktarılıp kaybolmuştur.²
Protestoların ardından Sandu, partisinden istifa ederek 2016'da PAS adında yeni bir siyasi parti kurdu. Parti, kısa sürede ivme kazanarak 2019 seçimlerinde "Platforma DA" ile ittifak yaparak oyların yüzde 26'sını elde etti. Bu seçimler sonucunda hiçbir blok tek başına hükümet kurabilecek bir çoğunluk elde edemedi: Sosyalistler, Demokratlar ve ACUM (Sandu'nun bloğu) parlamentonun yaklaşık üçte birini kontrol ediyordu. Önce ACUM-Demokratlar, ardından Demokratlar-Sosyalistler hükümet kurmaya çalışsa da siyaset bir yıl boyunca kilitlenmiş durumdaydı.
COVID-19 pandemisi ile teknokrat bir hükümet kurulup siyaset soğutsa da 2020'nin sonundaki başkanlık seçimlerinde Sandu, ikinci turda oyların yüzde 57'sini alarak Cumhurbaşkanı başkanı seçilmiş ve ardından erken seçimleri ilan etmiştir.
PAS'ın Zaferi
2021 parlamento seçimlerinde PAS, oyların yüzde 52'sini alarak tek başına iktidara geldi. Moldova'nın yarı başkanlık sistemi olmasından dolayı Sandu, partisiyle yakın bir siyaset yürüttü. Cumhurbaşkanlığı ve parlamentonun kontrolünü elinde bulunduran PAS, birçok reform başlattı; bunların en önemlisi Avrupa Birliği ile ilgili olanlardı. Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonucunda Moldova, AB'ye adaylık başvurusunda bulunmuş ve AB tarafından bu başvuru kabul edilmiştir.
Bu Seçimlerin Önemi
Seçimlerin önemi burada başlıyor. Avrupa Birliği, Moldova'ya olumlu baksa da Macaristan, Polonya ve Slovakya'nın AB karşıtı tutumları nedeniyle Moldova'nın AB misyonunu ciddiye aldığını kanıtlamasını istiyor. Bu nedenle AB, Moldova'yı aday ülke olarak tanımasına rağmen müzakerelere başlamamıştır. Ülkelerin AB'ye üyelik süreci önce tüm üyelerce aday olarak tanınmaları, ardından müzakerelere başlamaları ve tamamlanan müzakerelerin tüm üye ülkeler tarafından onaylanması ile sonuçlanır. Son olarak, üye ülkelerin parlamentoları ve devlet başkanları yeni üyenin AB'ye katılımını onaylamalıdır.
Maia Sandu ve partisi, bu nedenle Avrupa Birliği'ne kararlılık mesajı vermek amacıyla referandum düzenlemiştir. Bu referandum, sadece "AB'ye girelim mi, girmeyelim mi?" sorusunu değil, Moldova Anayasası'na AB'yi nihai hedef olarak gören yeni bir bölüm eklenmesini de kapsıyordu. 20 Ekim 2024'te yapılan seçimlerde referandum sonucu o kadar yakındı ki Moldova'nın AB'ye vermek istediği mesaj ters tepmiş olabilir.
Rusya'nın Müdahalesi
Rusya'nın Himayesi
150 yıldan uzun süre Rusya'nın egemenliği altında kalan Moldova, Rusya tarafından hâlâ bir etki alanı olarak görülmektedir. Rusya, Moldova'nın AB'ye katılımını engellemek için çeşitli girişimlerde bulunmaya devam etmektedir. 1991'e kadar Rusya'nın bir nevi boyunduruğu altında kalan Moldova, diğer SSCB ülkelerine göre 2009 gibi bir tarihe kadar komünistler tarafından yönetilen tek ülkedir. Bu iktidar değişimi de ilk düşünülenin aksine seçimlerde muhalefetin kazanması ile değil, komünistlerin yeniden kazanmasının ardından seçimlerin şaibeli olması üzerine yapılan protestolarla gerçekleşmiştir.
Rusya'nın Kullandığı Araçlar
Özellikle 2009'da ve 2015-16 yıllarında yapılan protestolar, Rusya tarafından "Batı'nın bir komplosu" olarak görülmekte ve Ukrayna'daki Euromaidan olaylarına benzetilmektedir. Rusya 2015'ten beri daha öncesinde bahsetmiş olduğum Ilon Shor'u fiilen desteklemekte ve Moskova'da korumaktadır. Öyle ki 2019'daki seçimlerde Shor, kendi partisini, Şor Party, kurmuş ve Rusya yanlısı politikaları desteklemiştir. Seçim dönemleri geldiğinde birçok köyde Şorların logosunu gördüğünüz kamyonlu tanzim satış noktaları görürsünüz ki burada satılan ürünler normal market fiyatlarının çok mu çok altında satılmaktadır. (Kendim doğrudan bunu deneyimledim)
Diğer taraftan Rusyalı iş adamları, Moldova'da Ukrayna işgalinin öncesine kadar çokça medya kuruluşuna sahipti ve bu medya kuruluşlarını Rusya ve Putin lehine propagandalar için kullanmışlardır. Avrupa Birliği Parlamentosunun 3 Ekim 2024'te aldığı kararda Rusya'nın bu seçim özelinde yaptığı müdahaleler kınanmıştır:
Avrupa Parlamentosu üyelerine göre, Moldova güvenlik servisleri yakın zamanda Rusya'nın Moldovalıları AB ile daha yakın bağlara karşı oy kullanmaya ikna etmek için yaklaşan seçim sürecini baltalamak için yaklaşık 100 milyon avro harcadığını belirtti. 3 Ekim 2024'te Moldova yetkilileri, Moldovalı oligark Ilan Shor tarafından finanse edilen ve seçmen rüşvet operasyonunun bir parçası olarak 130.000 Moldovalıya 15 milyon dolar transfer edilen büyük ölçekli bir seçmen dolandırıcılığı planını ortaya çıkardı. Bu taktikleri kınayan Parlamento, Rusya'yı Moldova'nın bağımsızlığına saygı göstermeye, provokasyonları durdurmaya ve askeri güçlerini topraklarından çekmeye çağırıyor. Ayrıca, Transdinyester ayrılıkçı bölgesindeki Cobasna deposunda depolanan tüm mühimmatın imha edilmesi yönündeki önceki çağrılarını tekrarlıyor.³
Moldova'nın Geleceği
Hem Rusya hem Moldova Hükümeti belli noktalarda amaçlarına ulaşmış durumda. Maia Sandu ve partisi, AB entegrasyonu için yasal zemine sahip, ancak Rusya da bu referandumun oldukça ufak bir sonuçla "Evet" çıkması ile bu programın meşruiyeti sorgulatır oldu. Öyle ki, Moldova'da yaşayanlar referanduma yüzde 55 "Hayır" derken referandumun sonucu sabah saatlerine kadar sayılan yurt dışı oylar ile "Evet" oldu.
Bu durum Rusya'nın Moldova'daki dezenformasyon çabalarına güç verecek bir durum, çünkü hem "Sadece Moldova'da yaşayanlar oy versin, yurt dışındakiler bizi anlamıyor" söylemini güçlendirdi hem de "Hükümet gece boyunca yurt dışındaki sandıklarda 'hile' yaptı" söylemini kullanarak özellikle kendi basın yayım organlarını izleyen insanlara başarılı bir komplo teorisi anlatabilir.
Şimdi ise Moldova'nın önünde Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu bulunuyor. Maia Sandu'nun karşısındaki Alexandr Stoianoglo Moldova Sosyalistleri Partisinin adayı ve çoğunlukla Rusya yanlısı grupları temsil ediyor. Ancak şu anlık Moldova'nın geleceği konusunda olumlu bakabileceğimiz iki nokta, iki adayın da bugün yaptığı açıklamalarda halkı sağduyuya, hoşgörüye ve karşılıklı iletişime çağırması ve ikisinin de tarafsız bir medya kuruluşunda tartışma programı düzenleyecekleri konusunda anlaşmaları oldu.
Sonuç
Tüm bunların ardından yazımı iki Cumhurbaşkanı adayının bugün yaptığı konuşmalarının en önemli noktalarını paylaşarak bitirmek istiyorum.
Maia Sandu:
"Moldova Cumhuriyeti halkı konuştu ve çoğunluk Avrupa yolunu onayladı. (...) Ülkemizin geleceğini belirleyecek zorlu bir mücadelede ilk savaşı kazandık. Adil bir şekilde savaştık ve haksız bir mücadelede haklı bir şekilde kazandık. (...) Düşmanlarımız bölünmüş, korkmuş bir Moldova istiyor; Moldovalıların güçlerinden ve birliklerinden şüphe etmelerini istiyorlar. (...) 300.000 oy satın alma hedefleri - ve 150.000 kişinin oy vermesi için para aldığını belgeleyen devlet kurumları - hataların nerede yapıldığını dikkatlice incelememiz ve egemenliğimize yönelik bu iğrenç saldırıdan ders çıkarmamız gerektiğini gösteriyor." ⁴
Alexandr Stoianoglo:
"Moldova yolunun herkes için adalet yolu olduğuna inanıyorum! Bu yeterliliktir, tüm vatandaşları dinleme ve duyma yeteneğidir. Jeopolitik tercihleri ve etnik kökenleri ne olursa olsun. Avrupa yolu, tüm toplumun sağlamlaştırılması, demokrasi değerleri, sivil özgürlükler, hümanizm ve ilerleme idealleri üzerinde birleşme yoludur. Bazılarının ikinci seçime aynı tanıdık kalıplarla gireceğini biliyorum; histerik bir şekilde halk düşmanları arayışı, korku, panik ve karşılıklı güvensizlik tohumları ekerek. İstihbarat servisleri, ikincil medya ve ifade özgürlüğü üzerindeki kontrol onların tarafında." ⁵
Kaynakça:
⁴ - www.politico.eu
Comentarios