top of page

Küreselleşme ve Serbest Ticaret

Güncelleme tarihi: 26 Eyl 2024

İçinde kapitalistlerin bulunduğu bir balonu çeken insanlar

Küreselleşme Nedir?

Küreselleşmeyi ekonomik olarak ülkelerin aralarındaki ürün, hizmet, sermaye ve bilginin değişimi nedeniyle birbirlerine oldukça bağımlı hale gelmesi şeklinde tanımlayabiliriz. Aynı zamanda bir şirketin yabancı bir ülkeye yatırım yapması ve üretiminin bir kısmını orada gerçekleştirmesi de küreselleşme kavramı içinde ele alınabilir. Yani şirketlerin, ülkelerin sınırları yokmuş gibi ticaret ilişkileri kurmasını sağlar. Küreselleşme yeni bir terim değildir, antik çağlardaki ülkeler arasındaki ticaret bağları da küreselleşme olarak ele alınır. Ancak küreselleşmenin asıl hız kazanması Sanayi Devrimi ile olmuştur. Sanayi Devrimi’nde ulaşım imkânlarının büyük oranda artması ülkelerin ticari ilişkilerini geliştirmelerini yani küreselleşmenin artmasını sağlamıştır.

Ekonomik küreselleşmenin temelinde ticaret yatmaktadır. Küreselleşmeyi ve geniş ticaret ağının önemini anlamak için Adam Smith’in karşılaştırmalı üstünlükler teorisi önem arz etmektedir. Bu teoriye göre her ülke veya şirket en ucuz ve en iyi ürettiği mal üzerinde uzmanlaşmalı, diğer malları dışarıdan almalıdır. Küreselleşme de bu teorinin uygulanması için alan yaratmaktadır.

Küreselleşme, ticaret serbestleşmesini de beraberinde getirmiştir. Serbest ticaret devletin ülkeye giren veya çıkan ürünlere herhangi bir müdahalede bulunmaması veya müdahalelerini azaltması gerektiğini söyler. Bu gümrük vergilerinin ve koyulan kotaların kaldırılması anlamına gelir. Gümrük vergilerinin ve kotanın kalkması bir ürünün o ülkeye daha ucuza ve istenildiği miktarda ithal edilmesini sağlar.

Serbest ticaret ilkesinin ve küreselleşmenin avantajları ve dezavantajları vardır. Avantajlarını şöyle sıralayabiliriz: rekabetin artması, ucuz fiyatlar, üreticiler için daha geniş bir piyasa, doğrudan yabancı sermaye yatırımları. Dezavantaj olaraksa yerli üreticinin rekabet edememesi, işgücü sömürüsü ve işsizlik, gelir adaletsizliği, krizlerin daha hızlı yayılmasına yol açtığı ve devletlerin egemenliklerini kısıtladığı ileri sürülür. Bunlar aşağıda kısaca açıklanmıştır.

Free Trade ve Protectionism karşılaştırması

Faydalar

Rekabetin Artması: Piyasaya daha fazla mal girmesi rekabeti artırmaktadır. Haliyle yerli ve yabancı üreticiler piyasaya ayak uydurmak için daha kaliteli veya daha ucuza mal üretmeye başlamaktadır.

Ucuz Fiyatlar: Rekabette ürünü aynı veya daha yüksek kalitede, daha ucuza üretmek asıl amaçtır. Yani rekabet ucuz fiyatları doğurur. Aynı zamanda bir ülke imkânlarıyla (doğal kaynaklar, işgücü vb.) herhangi bir üründe diğer ülkeye göre mutlak olarak üstün olabilir. Küreselleşmeyle birlikte bir ürün ülkenin kendi imkânlarıyla yapabileceğinden çok daha ucuza ithal edilebilir.

Daha Geniş Bir Piyasa: Küreselleşme aynı zamanda üreticiye ürününü yabancı ülkelere kolayca satmasını sağlayarak satışlarını ciddi oranda artırır.

Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları: Devlet tarafından gelen teşvikler veya ucuz işgücü nedeniyle bir şirket yabancı bir ülkede fabrika açmaya karar verebilir. Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının tasarruf açığını kapatması, beşeri kaynakların artırılması, istihdam sağlaması, teknolojinin yayılması gibi faydaları vardır.

Serbest ticaret ve küreselleşme uygulamalarına olumlu bir örnek olarak North American Free Trade Agreement (NAFTA) gösterilebilir. ABD, Kanada ve Meksika arasında 1994 yılında yürürlüğe giren bu serbest ticaret anlaşmasıyla o dönemde ortaya çıkan ihracat ihtiyacının karşılanması hedeflenmiştir. Bu birlik sayesinde ABD’nin ilk on yılda Kanda ve Meksika’ya ihracatı 142 milyar dolardan 263 milyar dolara çıkmış, Kanada’nın ABD ve Meksika’ya yaptığı ihracat 4 yılda sırasıyla %80 ve %65 artmış, Meksika’nın ise 1998 yıllındaki Amerika ve Kanada’ya olan ihracatı 1994 yılına göre 2 kattan daha fazla artış göstermiştir. Yani NAFTA, üyelerin ekonomik gelişmelerine belirgin bir katkıda bulunmuştur.

Tariff Reform ile Free Trade Karşılaştırması

Eleştiriler

Yerli Üreticinin Rekabet Edememesi: Rekabeti aslında hem olumlu hem olumsuz olarak değerlendirebiliriz. Olumsuz olarak yerli üreticinin dışarıdan gelen ürünle rekabet edememesi sonucu iflas etmesi, işsizliğin artması gösterilebilir. Fakat bu yerli üreticinin mutlak olarak üstün olabileceği alana kaydırılması olarak yorumlanırsa kısa dönemde olumsuz, uzun dönemde olumlu olacaktır.

Emek Sömürüsü ve İşsizlik: Gelişmekte olan veya gelişmemiş bir ülke için küreselleşme sonucu ucuz işgücü arayan şirketlerin bu ülkelere yatırımlarını yönlendirmesi emek sömürüsüne dönüşebilir. Aynı zamanda daha ucuz işgücü bulan şirket, üretime ilk başladığı yerde işçi çıkarmaları yapabilir.

Gelir Adaletsizliği: Küresel sistemden yararlanan gelişmiş ülkeler ve sistemin dışında bırakılan gelişmekte olan ülkeler arasındaki fark giderek artmaktadır. Küreselleşme ülkeler arasındaki gelir farkını artırmakla kalmayıp küreselleşmeden yararlanan ülkelerin kendi içinde de sermaye sahiplerini sürekli olarak daha zengin ederek eşitsizliğin artmasına yol açmaktadır.

Krizlerin Yayılması: Küreselleşme ülkeler arasında karmaşık ticaret ağlarının gelişmesine yol açarak ülkeleri birbirine bağımlı kılmaktadır. Bu da kriz zamanlarında, krizin hızla yayılıp genişlemesine ve yaygınlaşmasına yol açmaktadır. 1997 Asya Mali Krizi'nin bu yüzden o dönem ekonomisini ihracat üstüne kurmuş olan Tayland, Endonezya, Güney Kore gibi ülkelere krizin çok hızlı yayılmasına neden olmuştur. Tabii ki krizin çıkmasın başka nedenleri vardır ama küreselleşmenin etkisiyle krizden etkilenen ülkelere yatırım yapmış olan şirketlerin ülkeden çekilmesi büyük etki yaratmıştır.

Egemenlik: Küreselleşme sonucu dediğimiz gibi ülkelerin birbirine bağımlı hale gelmesi sadece ekonomik olarak değil siyasi ve askeri alanda da gerçekleşmektedir. Bu bağımlılık da devletlerin kendi iradelerine dayanan ekonomik ve sosyal politikalarını engellemektedir.

Olumsuz yönlere örnek olarak verilebilecek hepimiz tarafından bilinen bir örnek vardır. Sanayileşmede geri kalmış ve büyük devletlerle rekabet gücü olmayan Osmanlı Devleti’nde, sanayileşmiş ülkeler baskı kurarak ayrıcalıklar elde etmişlerdir. Yabancı tüccarların daha az vergiye tabi tutulması ve ayrıcalıklar sağlanması ülkenin ekonomisine büyük zarar vermiş ve mali çöküşü hızlandırmıştır. Bu örnekte olduğu gibi küreselleşmenin ve serbest ticaretin gelişmiş olan ülkeler için faydalı olduğu su götürmezken gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkeler için faydalı mı olduğu tartışmalara yol açmaktadır.

Yapılan eleştirilerin en büyük sıkıntısı bir çözüm yolu sunmamalarıdır. Evet, küreselleşmenin getirilerinin yanında zararları da vardır ama buna karşılık olarak ülkeler küreselleşmeye karşı mı çıkmalı? Bu pek mümkün gözükmemektedir, bulunduğumuz sistemde içine kapanmanın getireceği zararlar hem ekonomik hem siyasi açıdan açıkça küreselleşmenin getirdiği zararlardan daha kötüdür.

Kaynakça

Özpınar, Ö., & Şimşek, E. (2003). "Küreselleşmenin Getirdiği Sorunlar ve Bu Sorunlara Çözüm Önerileri." Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2(22), 1-11.

IMF (International Monetary Fund). (Erişim: 10 Aralık 2023). "Globalization: A Brief Overview." imf.org.

Ari, M. Türker. "Onuncu Yılında Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (Nafta)." Ekonomik Sorunlar Dergisi, 7(14), 1-12.


Bình luận


Her gün ve ay yeni yayınlarımızdan haberdar olabilirsiniz

Gönderdiğiniz için teşekkürler!

©2022, Cağaloğlu İktisat Kulübü tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page