Ay başında İTO'nun, 3 Ekim'de TÜİK'in açıklamış olduğu Eylül ayı enflasyon oranı piyasaları korkutmuş gibi duruyor. TÜİK tarafından yüzde 4,97 olarak açıklanan aylık enflasyon, yıllık bazda yüzde 49,4 olarak görülüyor. Global enerji fiyatlarının düşmesinin yanı sıra diğer beklentilerin tersine gerçekleşene bu durum, Haziran 2023 tarihinden beri uygulanan İstikrar Programı'nın başarısızlığı anlamına mı geliyor?
Kıpırdanmalar
Genel olarak eylül ayları her sene hareketliliğin biraz arttığı ve aylık enflasyonun diğer aylara göre daha fazla çıktığı aylardır. Eğitim fiyatlarının yenilendiği ve yıllık zamların yapıldığı bir ay olan eylül, insanların yazın rahat geçen gündeminin ardından önemli kararlar alınan bir ay olarak karşımıza çıkıyor.
Enflasyonun düşüşüne karşı duran birkaç belirti de bulunuyor. Konut ve ikinci el otomobil fiyatlarının yükselişinin hızlandığı, tüketici güveninin toparlandığı (Ki bunun düşmesi talebin düşmesi ve dolayısıyla dezenflasyona katkıda bulunması anlamına gelmektedir), kredi kartı harcamalarının arttığı ve tüketim malı ithalatının da alınan para politikası tedbirlerine rağmen halen pozitif olduğunu görüyoruz. Özellikle tüketim mallarındaki ithalatın halen ihracattan daha yüksek olması, oldukça yüksek olan politika faizinin (%50) bu alanda başarılı olamadığı anlamına geliyor.
Enflasyonun ana bileşenlerine bakarken üretici fiyatlarının yüzde 33 kadar arttığı fakat hizmet enflasyonunun yüksek seyrettiği göze çarpmaktadır. Özellikle eğitim ve konut fiyatlarının yüzde 90'ın üzerinde seyretmesi enflasyonu negatif etkileyecek bir durum.
Önemli Bileşen: Kiralar
TÜFE'nin önemli bileşenlerinden olan kiraların yıllık bazda yüzde 117 artış göstermesi endişeleri arttıran bir faktör. Bunun nedeni yüzde 25 zam limitinin kaldırılması sebebiyle TÜİK verilerine yansıyan gecikme olabilirken şehirlerarası hareketliliğin fazla olduğu eylül ayının da kendi bir etkisi olabilir. Çocuklarının okulları sebebiyle taşınan hanehalkının yanı sıra üniversitelilerin kiralar üzerinde arttırıcı bir etkide bulunduğu söylenebilir. Bunun önümüzdeki aylarda azalması da bu nedenle beklenebilir.
Beklentiler
TCMB'nin yayınladığı hanehalkı ve reel sektör (piyasa katılımcıları) anketleri enflasyonun 12 ay sonrası için de halen yüksek beklendiğini gösteriyor. Hanehalkının ve reel sektörün haricindeki piyasa katılımcıları ise enflasyonun 12 ay sonra yüzde 28 civarında gerçekleşmesini beklerken reel sektörün yüzde 50'nin, hanehalkının ise yüzde 70'in biraz üstünde beklemesi düşüş eğilimi bulunsa da beklentilerin halen hedeften uzak olduğunu gösteriyor. Hanehalkının beklentisinin yüzde 70 gibi yüksek olması harcamalarını öne çekmeye olan isteğinin de halen yüksek olduğunu gösterir nitelikte.
Enflasyonda Ana Eğilim
Enflasyonu düşürme konusunda kullandığı yöntemlerden birisi TCMB "yönlendirme politikasıdır." Bu politika, merkez bankasının gelecek dönem için enflasyon tahminlerinde bulunması ve bunlar için adımlar atmasından oluşmaktadır. TCMB; enflasyonda ana eğilimin bu yılın üçüncü çeyreği için ortalama yüzde 2,5, dördüncü çeyreği içinse ortalama yüzde 1,5 olmasını beklemekteydi. Eylül ayındaki bu yükseliş, beklenen ana eğilimin gerçekleşmesini de zorlaştırmaktadır. Üçüncü çeyrekte enflasyonun ana eğilimi tahminlerdeki gibi gerçekleşmemiş, dördüncü çeyrek tahmini de tehlikeye atmış durumda. Sonraki çeyrek tahminin gerçekleşmesi gelecek seneki enflasyon beklentisi olan yüzde 16'nin gerçekleşmesinde önemli bir çıpa rolü oynayacaktı.
İstikrar Programı Tehlikede mi?
Hükümetin programının başarılı olup olmadığı hakkındaki sorunun cevabı sorulan kişiye göre farklılık göstermektedir. Hükümet enflasyonda düşüş trendinin yakalandığına dair bir anlatı sunsa da piyasa yorumcularına göre iki yıldan fazla sürecek olan programın enflasyonu tatmin edici bir rakama (yüzde 20'nin altına) indirememesi durumunda sorunun daha da derinleşeceği düşünülüyor.
İmalat sektöründeki daralma hükümeti endişelendiren başlıklardan biri olabilir. İmalat sektörü önemli soğuma işaretleri göstermektedir. İç talebin düşük olmasının yanında ABD ve AB'de de talebin düşük seyretmesi ihracatı azaltan ve dolayısıyla üretimin kısılmasına neden olan bir faktör. Bu sebeple hükümet daha çok yumuşak iniş senaryosuna yatırım yapsa da enflasyonda düşüş hikayesi, yurt içinde konsensüs olarak yerleştirilmektense daha yurt dışındaki finansal çevrelere satılmış durumda.
Orta Vadeli Program'da büyüme verisinin TCMB'nin ve genel finansal çevrelerce düşünülen beklentiden fazla olması ekonomi yönetiminin ekonomiyi yavaşlatmakta çekingen olduğunu gösteriyor. Türkiye'nin olası bir resesyona girmesi hem hükümet hem de toplum için olumsuz sonuçlara neden olabilecek bir durum. Yumuşak iniş senaryosu bir hükümet için oldukça makul bir senaryo olsa da Türkiye'de süregelmiş geçmiş heterodoks politikalar, şimdi uygulanan politikaların yetersiz kalmasına neden oluyor.
Sonuç
Ekonomide enflasyonu yapısal olarak düşürecek tedbirler hem halk hem üreticiler hem de hükümet tarafından pek de istenmemektedir. Yeni vergi paketi olarak düşünülen ve yüksek gelir gruplarından daha fazla vergi alınmasını ön gören paketin rafa kaldırıldığı söylenmektedir.
Diğer taraftan da gelir dağılımı iyileştirecek adımların hem sosyal huzursuzluğu arttırabileceği hem de oldukça maliyetli olacağı düşünüldüğünden hükümet tarafından atılmamaktadır. Seçimlerden önce çıkarılan Emeklilikte Yaşa Takılanlar için yasa değişikliği kamu bütçesinde büyük bir delik açmış olması sebebiyle iptal edilmesi de onun yanında diğer gelir dağılımını olumlu etkileyecek adımların atılmasını da engellemiştir.
Program; kimilerince enflasyonu bu sene TCMB'nin yıl başındaki tahmini olan yüzde 39'a düşüremeyeceğini düşünüldüğünden başarısız, kimilerince enflasyonun ivmesinin düşüş yönüne çevrilmesinden dolayı ise başarılı. TCMB'nin yüzde 39 olarak belirlediği yıl sonu enflasyon tahminine ulaşılması için dördüncü çeyrekteki ana eğilimin yüzde 1,5'e düşmesi gerekiyor. Eylül ayı enflasyonunun gösterdiği kımıldanma ve iç talebin yeteri kadar düşmemesi yüzde 39'a giden yolu zorlaştırıyor. TCMB, yüzde 39 tahmininin aralığını yukarı ve aşağı olarak 3 puan olarak tutsa da yüzde 42'ye ulaşılması da halen belirsiz gözükmektedir.
Önümüzdeki ayın enflasyon verisi oldukça kilit bir rol oynayacağı benziyor. Yaz sonrası ateşin vurduğu Eylül ayının aksine Ekim ayında enflasyonda önemli bir düşüş görmemiz programın raylarına oturacağı anlamına gelebilecekken Eylül ayına benzer bir tablo programın raydan çıktığı anlamına gelecektir.
Size olabildiğince önümüzdeki üç ay boyunca ekonomi hakkında tartışılacak konulara dair bir bilgilendirme yapmaya çalıştım. Yazımı beğendiyseniz aşağıdan yazımı beğenebilir, eleştirileriniz bulunuyorsa yorum yazabilirsiniz.
Comments