Enflasyon ve Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişki
- Kayra Uyan
- 19 Mar 2024
- 7 dakikada okunur
Giriş
Enflasyon kavramı bilimsel ve günlük bağlamlarda birbirinden farklı şekillerde algılanmaktadır. Mikro bazda fiyat artışları, fiyatlar genel seviyesindeki artış maliyet ve gelir artışları, paranın değer kaybetmesi, para miktarının artması, faktör ve reel gelir açıklan gibi bazı kavramlar enflasyonu çağrıştırmaktadır. Kavram içeriğinin çeşitliliği enflasyonun tanımını gerekli kılmaktadır. Ülkelerin ekonomik sorunlarının başında gelen bir kavram olan enflasyon, fiyatlar genel seviyesinin sürekli artması şeklinde tanımlanabilir. Enflasyon belirli bir süre (periyot) devam eden fiyatlar genel seviyesinin artmasıdır. Enflasyon ne kadar sürekli ve artan bir şekilde seyrederse, insanların davranışları da değişikliğe uğrar. İşçiler, işverenler, tüketiciler, tasarruf sahipleri, devlet ve kurumları kendilerini enflasyona karşı değişik alternatifler geliştirerek korumak isterler (Birinci, 1989). Enflasyon yaşandığı ülkenin para biriminin diğer ülke para birimleri karşısında değerinin düşmesini de beraberinde getirir (Gedik, 2020).
Enflasyonun birçok farklı nedeni olabilir, ancak en yaygın nedenler şunlardır:
Para arzındaki artış: Para arzı arttığında her bir para birimi daha az mal ve hizmet satın alabilir. Bu da fiyatların artmasına neden olur.
Talep artışı: Belirli bir mal veya hizmete olan talep arttığında fiyatlar da artma eğilimindedir.
Maliyet artışı: Üretim maliyetleri arttığında üreticiler bu maliyetleri tüketicilere fiyat artışları yoluyla aktarabilir.
Döviz kuru dalgalanmaları: Döviz kuru değer kaybettiğinde ithal ürünlerin fiyatları artar ve bu da enflasyona katkıda bulunur.
Ekonomik büyüme teoride bir ekonomide üretilen mal ve hizmetin parasal tutarındaki artış olarak ifade edilmektedir. Bununla birlikte ekonomik büyüme kavramı bir toplumun üretim yeteneğinin ya da refah seviyesindeki artışın ölçüsü olarak da açıklanmaktadır. Ekonomik büyüme Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYH), Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) ya da sanayi üretim endeksi cinsinden ölçülmektedir (Yılmaz, 2022).
Ekonomik büyüme, bir ekonominin daha fazla mal ve hizmet üretmesi ve daha fazla insanı istihdam etmesi anlamına gelir. Ekonomik büyümenin birçok farklı nedeni olabilir ancak en yaygın nedenler şunlardır:
Teknolojik ilerleme: Teknolojik ilerleme, üretim süreçlerini daha verimli hale getirerek ve yeni ürünler ve hizmetler geliştirmeyi mümkün kılarak ekonomik büyümeyi teşvik edebilir.
Sermaye birikimi: Sermaye birikimi, yeni fabrikalar ve ekipman gibi üretim kapasitesini artıran yatırımlar anlamına gelir.
Eğitim ve becerilerin artması: Daha eğitimli ve becerili bir işgücü, daha fazla üretim yapabilir ve ekonomik büyümeyi teşvik edebilir.
Hükümet politikaları: Hükümetlerin para ve maliye politikaları, ekonomik büyümeyi teşvik etmek için kullanılabilir.
Enflasyon ve Büyüme Arasındaki İlişki
Enflasyon ve büyüme arasındaki ilişki karmaşık ve çok yönlüdür. Ekonomistler arasında bu ilişkinin tam doğası hakkında tam bir fikir birliği yoktur. 1960’lı yıllarda enflasyon ve büyüme arasındaki ilişkiye yönelik tartışmada, enflasyonun büyümeyi olumsuz yönde etkilediği şeklindeki yaklaşımın ağırlığı hissedilmektedir. Enflasyonun sermaye birikimini artırmak suretiyle büyümeyi olumlu yönde etkilediği savunulmaktadır (Mundell, 1963, Tobin, 1965). Ancak II. Dünya Savaşı’ndan sonra, uzun süreli veri setlerinin elde edilmesi ve yeni ekonometrik yöntemlerin kullanılmasıyla birlikte bu düşünce yoğun bir şekilde eleştirilmeye başlanmıştır. Yapılan eleştirilerin odak noktasındaki düşünce, enflasyonun hızlı bir büyümeyi gerçekleştirmenin kabul edilmesi gereken bir maliyeti olamayacağı şeklindedir. Çünkü enflasyon özellikle de yüksek ve istikrarlı olmayan enflasyon, enflasyon belirsizliğinin de yükselmesine neden olmaktadır. Enflasyon belirsizliği ise beklenen yüksek enflasyonun ortaya çıkardığı maliyetlere ek olarak, ekonomik birimlerin piyasadaki sinyalleri tam olarak algılayamamasına, göreli fiyat değişimlerinin anlaşılamamasına, gelecekle ilgili olumsuz beklentilerin ortaya çıkmasına ve karar alıcıların uzun vadeli sözleşmelere risk primini de eklemelerine yol açmakta bu durum ise, yüksek faiz oranı ve düşük yatırım düzeyi olarak reel ekonomide kendini göstermektedir (Artan, 2006).
Bütün bunlara rağmen hala enflasyonun büyümeyi ne yönde etkilediği konusundaki tartışmalar farklı şekillerde devam etmektedir. Bu durumun en büyük sebebi enflasyon ile büyüme arasındaki ilişkinin teorik altyapısının oldukça zayıf olmasıdır. Çünkü enflasyon-büyüme ilişkisi konusundaki tartışmalar, genelde gözlemlere ve bulgulara dayanmaktadır. Araştırmacıların ilişkinin yönü ve derecesi konusunda tam bir mutabakata varamamalarının temelinde de bu yatmaktadır. Enflasyon ve büyüme arasındaki ilişkinin yönü ve derecesinin doğru bir şekilde tespit edilebilmesi dünyada ve ülkemizde uygulanan iktisat politikalarının başarısı için büyük önem taşımaktadır.
Literatürde ekonomik büyüme, işsizlik ve enflasyon arasındaki ilişkinin hangi yönde geliştiği konusunda bir fikir birliği sağlanmamıştır. Bu değişkenler arasındaki ilişki dönemler, ülkeler, sosyal yaşam gibi birçok sebepten dolayı farklılık gösterebiliyor. Ancak bu ilişkinin tespit edilmesi, ülkelerin ekonomilerini geliştirmek ve ilerletmek için oldukça önemlidir (Kopuk, 2020). Enflasyon, işsizlik ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkinin tespit edilmesinde en temel neden ise oluşabilecek olumsuzluklara karşı önceden önlem alınması ve politikaların bu yönde geliştirilmesidir. Yüksek enflasyon, ekonomik büyümeyi bir dizi farklı şekilde olumsuz etkileyebilir:
Yatırımı caydırabilir: Yatırımcılar, gelecekteki enflasyon oranlarını tahmin etmenin zor olmasından dolayı yatırım yapmaktan çekinebilirler.
Tüketimi azaltabilir: Tüketiciler, gelecekteki fiyatların artacağını bildikleri için bugünkü gelirlerini harcamaktan çekinebilirler.
Gelir dağılımını bozabilir: Enflasyon, sabit gelirlileri ve tasarruf sahiplerini orantısız şekilde olumsuz etkileyebilir.
Bununla birlikte bazı ekonomistler, düşük enflasyonun ekonomik büyümeyi teşvik edebileceğini savunuyorlar. Düşük enflasyon, fiyat istikrarı sağlayarak yatırımı ve tüketimi teşvik edebilir. Ayrıca, düşük enflasyon, firmaların fiyatlandırma stratejilerini belirlemelerini kolaylaştırabilir.
Enflasyon ve Büyüme Arasındaki İlişkiye Etki Eden Faktörler
Enflasyon ve büyüme arasındaki ilişkiye birçok farklı faktör etki edebilir. Bu faktörlerden bazıları şunlardır:
Ekonominin yapısı: Gelişmiş ekonomilerde, enflasyon ve büyüme arasındaki ilişki daha zayıftır. Gelişmekte olan ekonomilerde ise, enflasyon ve büyüme arasındaki ilişki daha güçlüdür.
Enflasyonun nedeni: Talep artışı veya maliyet artışı gibi farklı nedenlerden kaynaklanan enflasyonun ekonomik büyüme üzerindeki etkisi farklı olabilir.
Para ve maliye politikaları: Hükümetlerin para ve maliye politikaları, enflasyon ve büyüme arasındaki ilişkiyi etkileyebilir.
Döviz kuru dalgalanmaları: Döviz kuru dalgalanmaları, enflasyon ve büyüme üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir.
Uluslararası ticaret: Uluslararası ticaret, enflasyon ve büyüme üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir.
Ampirik Bulgular
Ampirik araştırmalar, enflasyon ve büyüme arasında ters orantılı bir ilişki olduğunu göstermektedir. Bu ilişki, özellikle gelişmekte olan ekonomiler için daha güçlüdür. Enflasyonun nedeni de önemlidir. Örneğin, talep artışı kaynaklı enflasyon, büyümeyi maliyet artışı kaynaklı enflasyona göre daha az olumsuz etkiler. Para ve maliye politikaları da enflasyon ve büyüme arasındaki ilişkiyi etkileyebilir. Para politikası, enflasyonu kontrol altına almak için kullanılabilirken, maliye politikası ise büyümeyi teşvik etmek için kullanılabilir. Yapılan bilimsel çalışmaların çoğu da bunu destekler niteliktedir. Örneğin, Barro (1991) enflasyon ile büyüme arasında negatif bir ilişkinin olduğunu saptamıştır. Gylfason (1991), 1980-1985 dönemi için yaptığı çalışmada, yıllık enflasyon oranı %20’nin üzerindeki ülkelerin yıllık enflasyon oranı %5’in altında olan ülkelere kıyasla daha yavaş büyüdüğünü belirtmiştir. Bullard ve Keating (1995), 58 ülkeyi kapsayan çalışmalarında, enflasyonun büyümeyi Almanya, Avusturya, İngiltere ve Finlandiya’da pozitif Arjantin’de ise negatif yönde etkilediğini tespit etmişlerdir.
Ademola ve Badiru (2016), Nijerya’da yaptıkları çalışmada enflasyonun ekonomik büyüme üzerine olumlu etki ettiği sonucuna varmışlardır. Berber ve Artan (2004) tarafından yapılan çalışmada ise enflasyonun büyümeyi negatif etkilediği ve enflasyondan büyümeye doğru tek yönlü nedenselliğin olduğu tespit edilmiştir. Yapraklı (2007) tarafından yapılan çalışmada da Çalışmada enflasyonun uzun dönemde büyümeyi negatif etkilediği tespit edilmiştir. Bunun aksine Karaçor ve ark. (2011) tarafından yapılan çalışmada ise enflasyonun, ekonomiyi olumsuz etkilediği sonucu elde edilmiştir. Mohseni ve Jouzaryan (2016) tarafından İran’da yapılan bir çalışmada uzun dönemde enflasyonun ekonomik büyümeyi olumsuz etkilediği sonucuna varılmıştır.
Bu çalışmalarda kullanılan pek çok model vardır. Bunlar teorik ve ampirik modeller olmak üzere ikiye ayrılır.
Enflasyon ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkinin yönü ve bu ilişkinin ekonomiyi nasıl etkilediği, buna karşılık nasıl politikalar uygulanması gerektiği, ekonomide uzun yıllardır tartışma konusu olmuştur. İktisadi açıdan enflasyon ve büyüme ilişkisi yaşanan ekonomik koşullardan etkilenmiş ve teorik açıdan birçok kez ele alınmıştır.Bu teorik modellerden bazıları şunlardır:
Klasik model: Bu model, enflasyon ve büyüme arasında ters orantılı bir ilişki olduğunu savunur. Klasik modele göre, enflasyon arttıkça, büyüme azalır.
Keynesyen model: Keynezyen akım, flasyon ve büyüme arasında bir denge olduğunu savunur. Keynesyen modele göre, düşük enflasyon büyümeyi teşvik edebilir, ancak yüksek enflasyon büyümeyi engelleyebilir.
Neoklasik model: Neoklasizm ekolü, enflasyon ve büyüme arasındaki ilişkinin karmaşık olduğunu savunur. Neoklasik modele göre, enflasyon ve büyüme arasındaki ilişki, ekonominin yapısına ve diğer faktörlere bağlıdır.
Ampirik modeller ile enflasyon ve ekonomik büyüme ilişkisini incelemek amacıyla kullanılan zaman serileri analizine ilişkin temel varsayımlar yapılmalı ve kurulan hipotezlerin tanımlanması gerekmektedir.
Ampirik modellerden bazıları ise şunlardır:
Ekonometrik modeller: Bu modeller, enflasyon ve büyüme arasındaki ilişkiyi istatistiksel yöntemler kullanarak tahmin etmek için kullanılır.
Vaka çalışmaları: Vaka çalışmaları çalışmalar, belirli bir ülkenin veya zaman diliminin enflasyon ve büyüme deneyimini ayrıntılı olarak incelemek için kullanılır.
Karşılaştırmalı analizler: Bu analizler, farklı ülkelerin veya zaman dilimlerinin enflasyon ve büyüme deneyimlerini karşılaştırmak için kullanılır.
Farklı Ülkeler ve Zaman Dilimleri için Geçerlilik
Enflasyon ve büyüme arasındaki ilişki, farklı ülkeler ve zaman dilimleri için farklılık gösterebilir. Gelişmiş ekonomilerde, enflasyon ve büyüme arasındaki ilişki daha zayıftır. Gelişmekte olan ekonomilerde ise, enflasyon ve büyüme arasındaki ilişki daha güçlüdür. Ayrıca, enflasyon ve büyüme arasındaki ilişki zaman içinde değişebilir. Örneğin, 1970'lerde ve 1980'lerde, birçok ülkede yüksek enflasyon ve düşük büyüme oranları gözlemlenmiştir. 1990'lardan itibaren ise, birçok ülkede düşük enflasyon ve yüksek büyüme oranları gözlemlenmiştir.
Politika Seçenekleri
Enflasyon ve büyüme arasındaki ilişkinin yönetilmesine yönelik birçok farklı politika seçeneği mevcuttur. Bu seçeneklerden bazıları şunlardır:
Para politikası: Para politikası, enflasyonu kontrol altına almak için kullanılabilir. Merkez bankaları, para arzını ve faiz oranlarını kontrol ederek enflasyonu kontrol etmeye çalışabilirler.
Maliye politikası: Maliye politikası, büyümeyi teşvik etmek için kullanılabilir. Hükümetler, vergi indirimleri ve kamu harcamaları yoluyla büyümeyi teşvik edebilirler.
Yapısal reformlar: Yapısal reformlar, ekonominin verimliliğini ve rekabet gücünü artırarak büyümeyi teşvik edebilir.
Politika Seçeneklerinin Potansiyel Etkileri
Her bir politika seçeneğinin potansiyel faydaları ve riskleri vardır. Para politikası, enflasyonu kontrol altına almak için etkili bir araç olabilir ancak aynı zamanda büyümeyi de yavaşlatabilir. Maliye politikası, büyümeyi teşvik etmek için etkili bir araç olabilir, ancak aynı zamanda bütçe açığını da artırabilir. Yapısal reformlar, uzun vadede büyümeyi teşvik etmek için etkili bir araç olabilir, ancak kısa vadede belirsizlikler yaratabilir.
Sonuç
Enflasyon ve ekonomik büyüme ekonomik aktivitenin iki temel göstergesidir. Bu iki gösterge arasındaki ilişki karmaşık ve çok yönlüdür. Enflasyon ile büyüme arasında ters bir ilişkinin olduğu genel olarak kabul edilmekle birlikte ekonomistler bu ilişkinin kesin doğası konusunda tam olarak fikir birliğine varamamaktadır. Ülkelerin gelişebilmesi ve ilerlemesi için makroekonomik bir unsur olan ekonomik büyümeyi artırması gerekmektedir. Hükümetler enflasyonu kontrol etmek ve ekonomik büyümeyi teşvik etmek için para politikası, maliye politikası ve yapısal reformlar gibi bir dizi farklı politika seçeneğini kullanabilir.
Büyümeyi artırmak için ülkelerin öncelikle ekonomik büyümeyi etkileyen ve engelleyen faktörleri tanımlamaları gerekir. Ekonomik büyümeyi sağlamalı ve politikalarını buna göre geliştirmelidirler.
Kaynakça
Ademola, A. S., Badiru, A. (2016). The impact of unemployment and inflation on economic growth in Nigeria (1981-2014). International Journal of Business and Economic Sciences AppliedResearch, 9(1), 47-55.
Artan, S. (2006). Türkiye’de enflasyon, enflasyon belirsizliği ve büyüme. Uluslararası İktisadi ve İdari İncelemeler Dergisi, (1).
Berber, M., Artan, S. (2004). Enflasyon ve ekonomik büyüme ilişkisi: Türkiye örneği. DiscussionPaper, (21), 1-14.
Barro, R. J. (1996). Inflation and Growth, Federal Reserve Bank ofSt. Louis Review, 78 (3), 153-169.
Birinci, Y. (1989). Enflasyon, para politikası ve stratejileri. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, 47(1-4).
Bullard, J. ve Keating, J.W. (1995). The Long-run Relationship between In-flation and Output in Postwar Economies, Journal of Monetary Economics, 36(3), 477-496.
Gedik, A. (2020). Türkiye de ithalat ihracat ile enflasyon arasında nedensellik analizi. Avrupa Bilim ve Teknoloji Dergisi, (19), 323-333.
Gylfason, T. (1991). Inflation, Growth and External Dept: A Viewof the Landscape, World Economy, 14, 279-297.
Karaçor, Z., Özer, H., Saraç, T. B. (2011). Enflasyon ve ekonomik büyüme ilişkisi: türkiye ekonomisiüzerine ekonometrik bir uygulama (1988-2007). Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, 4(2), 29-44.
Kopuk, E. (2020). İşsizlik ve enflasyonun ekonomik büyüme üzerine etkisi: 1988-2019 dönemi Türkiye incelemesi. IBAD Sosyal Bilimler Dergisi, 11-22.
Mohsenia, M., Jouzaryanb, F. (2016). Examining the effects of inflation and unemployment oneconomic growth in Iran (1996-2012). Procedia Economics and Finance, (36), 381 – 389.
Mundell, R. (1963). Inflation and Real Interest, Journal of PoliticalEconomy, 71, 280-83
Tobin, J. (1965). Money and Economic Growth, Econometrica, 33,671–84.
Yapraklı, S. (2007). Enflasyon ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki: Türkiye için eşbütünleşme venedensellik analizi. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 10(2), 287-301.
Yılmaz, F. (2022). Ekonomik büyüme ve dış ticaret bağıntısı: Türkiye örneği. Ahi Evran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 8(1), 21-32.
Comments