top of page

Bu Akşam Ne İzleyeceksiniz?

Güncelleme tarihi: 26 Eyl 2024

Televizyon izleyen adam

Eğlence, insanların hayatlarında önemli bir yer tutar çünkü birçok farklı açıdan insan sağlığı ve refahı üzerinde olumlu etkilere sahiptir. Günlük yaşamın getirdiği baskı ve sorumluluklarla başa çıkmak ya da günlük endişelerden uzaklaşmak, zihni dinlendirmeye veya en basitiyle ailemizle, arkadaşlarımızla vakit geçirmeye katkı sağlar. Dizi ve filmlerse televizyonun icadıyla eğlence için popüler aktiviteler arasında yer almıştır. Size bu yazımızda Türkiye’de dijital platformlara geçiş sürecinden ve dijital platformların gelirlerini ücretli olmasıyla karşılarlarken ücretsiz yayınlanan TV kanallarının nasıl para kazandığından bahsedeceğiz.

Pazar günleri TRT’de western ya da spagetti western filmlerin oynamaya başladığı günlerden beri, evde oturup dizi film izleme alışkanlığımız var. Elbette bu tarz tüketim alışkanlıklarımız yıldan yıla değişti, gelişti. Almanya’dan gelenlerin bir ihtimal yanında getirdiği, televizyonun altında tozlanan VHS oynatıcılar 2000’lerin başlarında yerini yavaş yavaş VCD oynatıcılara bırakırken, müzik kasetleri satan işportacılar da tezgahlarını CD’lerle doldurdu. Ana haber bültenlerinin favorisi olan “korsan CD” operasyonları hız kesmeden devam etse de baskınların hızı film CD’lerinin çoğalma hızına bir türlü erişemedi. Yalnızca işportacılarda değil, her semtte en az birkaç tanesine rastlanılacak dükkanlarda da “korsan CD-DVD” satışı devam etmekteydi.

 Ne Türkiye’de ne de dünyada, 2000’lerin başında internet bugünkü kadar yaygın değildi. Bireysel kullanıcılara sunulan hız ise bırakın video izlemeyi büyük boyutlu bir resmi açmaya bile fazlasıyla nazlanan bir yavaşlıktaydı. Takriben 2005 yılından sonra Türkiye’de internet kullanımı katlanarak arttı. Aynı dönemde Torrent ile dizi film indirme furyası da baş gösterdi.

2010 Yılına Doğru Türkiye'de Atmosfer

Abonelik ücretli dizi film platformları 2010’a gelinirken bilinmeyen bir kavramdı. Fakat Torrent!ten indirdiği filmleri bir siteye koyup, sitenin her yanına reklam koyup, reklam gelirleriyle “voleyi vurabileceğini” anlayan çok sayıda girişimci ruh sayesinde, hangi dizi ya da film izlenmek isteniyorsa tarayıcılar üzerinden onlara ulaşma imkanı doğdu.

Bu reklam vahası sitelerin başına sık sık iş açılıyordu ama aynı "korsan CD operasyonları” gibi kapanan her site yerine beş tanesi daha açıldığı için sonu gelmiyordu. Akıllı telefonlar da yayılınca kimi yerli dizi yapımcıları kendi dizilerini ya yayıncı kanalın sitesine ya da YouTube'da yayınlayarak seyircilerden gelir elde etmeye başladı.

REKLAM YETMEZ, ABONELİK GEREK

Fakat yalnızca reklam geliriyle yetinilecek değildi elbette. Birkaç sene içinde abonelik yoluyla işleyen pek çok platform açıldı. 2010 yılında aslında bir nevi “Kablo TV” olan Tivibu, 2012 yılında Turkcell TV+, 2016 yılında D-Smart’a bağlı BluTV ile Doğuş Holdinge bağlı puhutv kuruldu. Neredeyse bir kırılma noktası olarak görebileceğimiz 2016’nın asıl büyük olayı ise dokuz sene önce internet yayıncılığına başlayıp ortalığı kasıp kavuran Netflix’in Türkiye’ye gelmesiydi.

Netflix Türkiye’ye ilk geldiğinde öteki ülkelerde yayımladıklarıyla kıyaslanamayacak kadar az içerik sunduğu için beklenen heyecanı yaratmadı. Fakat Türkiye’deki yayıncılık tekellerin “meydanı boş bırakmama” refleksiyle BluTV ile puhutv adımlarını atmalarını beraberinde getirdi. Yalnızca yapılmış filmlerin, dizilerin telifini alıp yayımlamak değil, aynı zamanda kendi yapımlarını ortaya çıkarmak bakımından da Netflix ile bir yarışa girildi.

 Dijital platformların ülkemizdeki gelişim sürecinden ve gelirlerini nasıl elde ettiğinden bahsettiğimize göre TV kanalların nasıl işlediğine bakalım. Bildiğiniz üzere evinde televizyon bulunduran herkes sözde kanallara herhangi bir para vermeden istediği kanalda istediği gösterimleri izleyebilmektedir. Bu kanalların kazançlarını nasıl elde ettiği, giderlerini nasıl karşıladığı gibi sorular akla gelmekte.  Bunları öğrenmek için önce ticari işletme olarak ana akım televizyon yayıncılığının finansal işleyiş modeline ilişkin dinamikleri anlamak lazım. Her iktisat, işletme, finans öğrenen en azından bu konularla ilgilenen kişilerin karşısına bu söz çıkmıştır : “Ticari işletmelerin tek bir amacı vardır: kâr etmek.”

Yani aslında özel bir TV kanalının da kâr etmek dışında bir hedefi yoktur, olmamalıdır. Bir TV kanalı ile bir bakkal işletmesi özünde aynı amaç için faaliyet gösterir. Aynıdır, farkı yoktur. Tabii şunu da not etmekte fayda var ki pratikte ve ülkemizde televizyonculuk kitlelere ulaşma ve mesaj verme, hatta toplumda algı yaratma potansiyeline de sahip olduğundan kâr etme amacı zaman zaman ikinci planda kalabiliyor. Bunun öncelik seviyesiniyse kanal sahibinin niyeti ve paraya karşı bakış açısı belirliyor.

TV kanalı nasıl para kazanır?

TV kanalının tek geliri reklamdır. Yasal olarak kanallar saatte 12 dakika reklam, 3 dakika tanıtım yayınlayabiliyorlar. Yani bir kanalın saatte yayınladığı 12 dakikalık reklamın geliri, o saatte yayınlanan programın/dizinin/içeriğin saatlik bedelini karşılamak zorunda. Bu aslında diziler neden uzun sorusunun da cevabı. Kanallar, bir dizinin bir bölümü için ödedikleri yapım bedelini, en az 3-4 kuşak reklam açtıklarında karşılayabiliyorlar. Bu da haliyle minimum 3-4 saatlik yayına tekabül ediyor. Başka bir deyişle diziyi yayınlayan kanal 36 ile 60 dk arasında reklam yayınlamalı ki dizinin yapım bedelini karşılayabilsin. Bu şunu göstermektedir: Kanalın gelir elde etmesi için dizile 3 ila 5 saat arasında yayınlamak zorundadır. Bu süre, yayınlanan özet süresi ve yayın bandının süresine göre değişir.

Her gece 6 dizinin yarısı zarar ediyor

Tabii kanal her zaman bir bölüm dizi için ödediği parayı da reklamdan çıkaramaz. Burada da “reytingi yüksek” dizi kavramı hayatımıza girer. Reklam fiyatı reyting puanına (izlenme oranına) göre belirlendiğinden ortalama olarak ABC kategorisinde 6 puanın altında reyting alan dizilerin o gece için kanala kazandırdığı paranın, dizinin bir bölüm yapım bedelini karşılaması neredeyse imkansız. Kaba bir hesapla her gece yayınlanan 5-7 dizinin en az yarısı kanala para kazandırmadığı gibi zarara sebebiyet verir. Kanalların, yeni dizilerin ilk 2-3 bölüm yayınlarında diziyi desteklemek ve ekranda tutunmasını sağlamak adına hemen hemen hiç reklam almadığını da hesaba katarsak finansal olarak aslında yayıncılığın şu koşullar altında çok da mantıklı bir ticari faaliyet konusu olmadığını söylemek doğru olacaktır. Erken dizi finallerinin de aslında sebebi bu.

“Prime time” hayati önemde

Bilinenin aksine ülkemizdeki ana akım TV kanalları çok para kazanan, karlı işletmeler değillerdir. Genellikle gündüz kuşağı dediğimiz sabah 07.00 akşam 20.00 arası yayınlanan tüm programlaın ve içeriklerin yayınlandığı saatte yer alan reklam spotları kanala yeteri kadar, hatta hiç para kazandırmaz. Yani bir TV kanalı, sadece "prime time" olarak tabir edilen reytingin yüksek olduğu 20.00-23.30 arası (insanların işten eve dönüp TV izleyebildikleri zaman periyodu) yayınladığı dizi/program/içeriklerin elde ettiği reytinglere göre artıp azalan reklam gelirleri ile tüm günü ve hatta kanalın tüm operasyonunu (kira, elektrik, su, çalışanların maaşı, temizlik, kahve, çay vs.) finanse etmek zorunda. “Prime time” işte bu yüzden bir TV kanalı için hayati önemdedir.

Reklam parasını kanal; ajanstan ya da müşteriden ne zaman, hangi yolla tahsil eder ve bu parayı hangi ödemede öncelikli olarak kullanmalıdır gibi sorular da aslında “normal şartlarda” sihirbazlık gerektiren patronaj ve yönetici dilemmaları olarak karşımıza çıkmaktadır. Geçen yıl ismi lazım olmayan yabancı bir yatırımcı grupla yaptığım bir iş birliği görüşmesinde de aynen bunları söylediğimde adamlar şoke oldular, ama gerçek bu. “Mucize” beklemek doğru değil. Tabii kanalların dizilerin yurt dışı satışından elde edilen gelirlerden aldıkları paylar, TV programlarının dizilerden daha az maliyetli olması vs. gibi başka faktörler de bu denklemde önemli rol oynamaktadırlar.

Kaynakça

Evrensel. (2019). “Dizi-film platformlarının Türkiye’deki kısa geçmişi”. evrensel.com

Eren, H. (2020). “Türkiye’de TV kanalı sahibi olmak ister misiniz?” dizidoktoru.com


Commentaires


Her gün ve ay yeni yayınlarımızdan haberdar olabilirsiniz

Gönderdiğiniz için teşekkürler!

©2022, Cağaloğlu İktisat Kulübü tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page