Amerika'da Tekel Davası: Google'ı Son Defa mı Görüyoruz?
- Özcan Vural
- 13 Eki 2024
- 6 dakikada okunur
Google, ortaya çıktığı son 30 yılda önemli bir ivme yakalayarak dünyanın en çok kullanılan arama hizmeti oldu. Kurucularının ortaya koyduğu arama motoru şirketi Google, sadece bu alanda kalmayarak daha birçok hizmeti de sunmaya başladı: Google Maps, Youtube, Reklamlar (Ads), Google Drive ve bugün herkesin kullandığı dahası.
Google'ın birçok piyasadaki kontrolü son yıllarda Amerikalı regülatorlerin de dikkatini çekmiş durumda. Daha öncesinde Microsoft ve Apple buna karşı çıkmaya çalışsa da amaçlarına ulaşamadılar. Bu sefer ise Google daha zorlu bir kurum ile karşı karşıya: Departman of Justice (Amerikan Adalet Bakanlığı).
Bu yazıda Google'ın karşı karşıya olduğu davaları, geçmişteki örnekleri ve Google'ın dağıtılıp dağıtılmayacağını ele almak istiyorum.
Davanın Temeli
Google'a açılan dava temel çıkış noktası olarak 1890'lardan sonra ortaya çıkan tartışmalar sonucunda yürürlüğe giren Sherman Laws'ı alıyor. Antirust Laws (Tekel karşıtı yasalar) olarak kamuoyunda bilinen bu yasalar, Standard Oil gibi kendi sektöründe kontrolü eline alan ve bu kontrolü kendi çıkarı için kullanırken tüketiciler aleyhine uygulamalar kullanan birçok şirkete karşı çıkarılmıştı. Bu yasalar ile birlikte Standard Oil birkaç şirkete bölünmüş ve bir daha bu şekilde bir hakimiyete sahip olmaması için yasal engeller oluşturulmuştu. Bu konuyu Economical'ın İngilizce yayınlamış başka bir yazısında okuyabilirsiniz: Yazının Linki.
Google Search (Arama)
Amerika Birleşik Devletleri vs Google LLC Davasında DOJ (Departman of Justice) Google'ın kendi arama motorundaki haksız rekabetini davanın temeli olarak öne sunmaktadır. Google Search, bugün birçok telefon üreticisi, internet sağlayıcısı ve arama uygulaması tarafından kullanılmaktadır. Google telefon sektöründe Apple, LG, Motorola ve Samsung; internet sağlayıcı operatörlerde AT&T, T-Mobile ve Verizon; arama uygulamalarında Mozilla, Opera ve UCWeb ile üçüncü taraf anlaşmalara sahiptir. Bu anlaşmalar ile Google toplamda 26 milyar dolar ödeme yaparak bu şirketlerin telefonlarında ve uygulamalarında Google yazılımlarının kullanılmasını sağlıyor. Bu şirketler anlaşma uyarınca da Google'dan başka bir uygulamayı kullanmamayı taahhüt ediyorlar.
Bu şirketler ile Google, gelir paylaşımı yaparak şirketleri de memnun etmekte, aynı zamanda da sektördeki kullanım oranını da arttırmakta ki Google şu anda piyasanın yüzde 88'ini elinde tutuyor - En yakında rakibi Bin ise yüzde 10'dan daha az. Bu durumu Apple başka bir arama motorunu kullanarak değiştirmeye çalışsa da Google ile yaptığı anlaşma bunu engelliyor. Apple, veri güvenliği ve gizliliğe daha çok önem veren DuckDuckGo ile anlaşmak istediyse de bu nedenle sonuçsuz kalmıştı.
"Google is a monopolist"
DOJ'nin açmış olduğu davada Google için "Google is a monopolist, and it has acted as one to maintain as monopoly. - Google bir tekelcidir ve tekelini sürdürmek için öyle davranmıştır." söylemiyle Sherman Yasasının ikinci bölümünü ihlal ettiğini söylemektedir.
Monopol olmasının nedeni olarak ise Google Search'te yapılan aramaların en iyi arama sonucuna değil de tamamıyla tercihlere (preferences) göre gösteriliyor olması. Bunun yanında da Google Ads aramaların sonuçlarını da değiştirebilmekte. Google, hem kendi arama motorunda hem de neredeyse tüm internet sitelerinde DoubleClick adı verilen iştirakini kullanmaktadır. Bu iştirak ile bugün bir internet sitesine girdiğinizde yanda gördüğünüz reklamları size gösterebilmekte ve Microsoft, General Motors, Coca-Cola, Motorola, L'Oréal, Palm, Inc., Apple Inc., Visa Inc., Nike, Inc., ve Carlsberg Group gibi büyük şirketlere hizmet vermektedir. Bu şirket ise reklam harcamaları için harcanan her bir dolar için 0,20 dolar ödeme kesmektedir.
Google Play Store
Davanın diğer ayağı ise Google uygulama marketi Google Play Store'dur. Google'ın diğer uygulamaları gibi telefon üreticileri ile yaptığı anlaşmalar sonucunda eğer bir telefon alırsanız telefonunuza yüklü bir şekilde gelen bir uygulamadır ve piyasanın yine arama motoru gibi çoğunluğuna sahiptir. Bu hakimiyetin davaya konu olmasının nedeni ise Play Store içindeki satın alımlar haricinde Google'ın uygulama içi satın alımlarda da kendi ödeme sistemini zorunlu tutmasıdır. Bu ödeme sistemi sizin bir uygulamada yaptığınız harcamaların yüzde 30'unu kesmektedir.
Google Play Store'un bu yüzde 30 kesim politikası daha öncesinde de Fortnite'ın geliştiricisi Epic Games ile davalık olmasına neden olmuştu. Epic Games, kendi uygulamaları içerisindeki satın alımlardan yüzde 30 kesinti yapılmasını "Google'ın adil olmayan bir şekilde müşterilere doğrudan ulaşmayı engellediğini" ve "Google'ın diğer uygulama marketlerini engellediğini" söylemiş ve rekabetin olması durumunda yüzde 30 oranındaki kesintinin düşebileceğini belirtmiştir.
Epic Games bu konuda Apple ile de davalık olmuş ve bu dava sonucunda Apple App Store'dan birkaç ödün almayı başarmıştı. Bu süreci 2010'larda Fortnite oynayan birçok genç hatırlayacaktır. Fortnite'ın Apple'a karşı yayınlamış olduğu reklam filmi oldukça ses getirmişti.
Amerika'nın 50 eyaletini temsilen 50 başsavcı (attorney general) bu konuyu dava haline getirse de Google bunu aralarında çözebilmişti.
Olası Çözümler
Epic Games ile Google'ın davası sonuçlandığında yargıç, Google'ın üç yıllığına uygulama içi satın alımlardaki tekelliğini kaldırmasına ve diğer uygulamaların kullanılmasına engel olmamasına hükmetmişti. Bu hüküm ise gelecekte sonlanacak ve Epic Games'ten önce regülatörler bu işe el atmaya hazır ki hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar bu konuda bir şey yapılması konusunda hemfikirler.
Nükleer Çözüm
Birçoklarının aklına çözüm olarak Google'ın dağıtılması gelmektedir. Bu şimdilik "nükleer çözüm" olarak kalsa da bunun daha yumuşağındaki çözümler daha olası duruyor. Halihazırdaki uygulamalar arasındaki entegrasyon ve ekosistem nedeniyle Google'ın tamamıyla dağıtılması sonucunda ortaya çıkan yeni şirketlerin yeniden masaya oturarak benzer entegrasyonlar yapabileceğinden endişeleniliyor.
Android - Google
Çözümlerden birisi Google'un henüz start-up projesiyken satın aldığı Android'in Google'dan alınması. Bununla beraber Android'in bağımsız kalması ve kendi yönetimsel birimleriyle Google ve haricindeki şirketlerle masaya oturarak kendisi için en iyi durum üzerinde anlaşması amaçlanıyor. Android işletim sistemi, Google'ın tüm diğer uygulamalarını tutkal gibi bir arada tutan bir yapı işlevi gördüğünden bunun Google ile bağının kaldırılmasının piyasada daha adil bir ortamı yaratabileceği düşünülüyor.
Google Search - Chrome - AdWords
Departman of Justice'ın içerisindeki söylentilere göre, Google Search, Chrome ve AdWords'ün Google'dan ayrıştırılması daha olası senaryo olarak karşımıza çıkıyor. Arama motorunun, arama uygulamasının ve reklam biriminin bağımsız bir şirket olarak var olması yine daha adil bir düzlemi ortaya çıkarabilecektir.
Google'dan Karşı Savunma
Tüm bu suçlamalara karşı Google ise birkaç savunmada bulunuyor. Google'a göre reklam ücretleri davada rapor edilen piyasa ortalamalarından daha az ve küçük işletmeler olası bir durumda kötü etkilenecektir ki bu küçük işletmeler Google Ads'i yeni müşteriler elde etmek için kullanıyorlar.
Geçmişten Bir Örnek: Microsoft Davası
Google'ın başına gelen bu dava aslında yeni bir şey değil. Standart Oil kadar geçmişe gitmeden Google ile benzer bir sektörde olan Microsoft da 1990'ların sonu, 2000'lerin başında benzer bir dava ile karşı karşıya kalmıştır. Bu davada Microsoft'un Windows işletim sisteminin tekel arz etmesi üzerinde durulmuş ve yıllar süren bir dava silsilesi ortaya çıkmıştır.
Microsoft bu dava sonucunda kendi işletim sisteminde kullandırttığı kendi uygulamaların yanında aynı işlevde çalışan alternatif uygulamalara izin vermek zorunda kalmıştır. Örneğin, ondan sonra tüketiciler yalnızca Word programı kullanmak zorunda değil de alternatif uygulamaları kullanabilir duruma gelmişlerdir.
Birkaç yıl önce bile yeni bir bilgisayar alanlar fark etmişlerdir ki bilgisayarı açtığınızda Office programlarını yüklediğinizde masaüstüne sağ tık yaparak "yeni" kısmından "yeni Word dosyası" oluşturamıyordunuz. Bu, Amerikan mahkemelerinin Microsoft'un haksız rekabet yapmaması için aldığı önlemlerden biriydi. Bugün, bunu yapabiliyorsunuz fakat artık yalnızca Office programlarını değil WinRAR gibi programları da o menüde görüyorsunuz.
Günümüzdeki Antitröst Davaları
Google'ın dışında halihazırda Apple, Amazon ve Amerika'da Türkiye'deki Passo tarzındaki bir uygulama olan Ticketmaster için tekel davaları sürmektedir. Bu davalar temelde şirketlerin sektördeki büyüklüğünü kullanarak daha fazla kar ederken tüketiciler aleyhine kararlar almasını engellemeye çalışmaktadır, ancak bu davaları ortaya çıkaran yasalar aslında demir-çelik, demiryolu, petrol gibi sanayilerdeki tekelleri ortadan kaldırmayı amaçlıyordu. Bu sektörlerde tekellerin olumsuz tarafını görmek daha kolay olurken günümüzdeki Big Tech şirketlerinin tekelleşmesinin arkasında farklı dinamikler yatmaktadır.
Birçoğumuz konser bileti almak için farklı farklı tonla uygulama kullanmak istemeyiz veya uygulama indireceksek bir uygulamanın Google Play Store'da, diğerinin Apple App Store'da, bir diğerinin de Huawei Gallery'de olmasını istemeyiz. Aslında burada birnevi tüketici tercihlerinin etkisini de görüyoruz. Müzik dinlemek istediğinizde ilk müziğinizi dinledikten sonra Spotify'ı kapatıp başka bir müzik uygulamasına geçmek iyi olur muydu? Ki bunu şu anda sinema endüstrisinde görüyoruz. Birkaçımızın hem Netflix hem Disney+ hem BluTV üyeliği bulunuyor.
Tabii ki, Google'ın uyguladığı mekanizmalar bu kadar basit olmasa da görmemiz gereken bir tüketici tercihi de bulunuyor.

Ekosistem ve Yapay Zeka Atılımı
Google'ın İştirakleri
Google, otuz yıllık ömründe kendi arama motorunu sunmak dışında başka girişimcilerin oluşturduğu start-upları satın almış da bulunuyor. Bugün kullandığımız ve Google'ın olduğuna kesin bir şekilde hükmedeceğimiz birçok uygulama aslında Google tarafından piyasaya sunulmadı: Android, Youtube, Maps, Docs, Waze, DeepMind...
Veri Havuzu
Google'ın sahip olduğu ekosistem ona aynı zamanda yapay zeka devriminde büyük bir avantaj da sunmakta. ChatGPT'nin sahibi OpenAI'ın günümüzdeki en büyük sorunlarından birisi telif hakları ve data toplamakken Google için bu büyük bir sorun değil. Sahip olduğu arama motoru ile dünyanın en büyük veri havuzuna sahip durumda.
Bulut ve Yapay Zeka
Bulut teknolojileri konusunda da Google sektörün üçüncüsü. Microsoft'un Azure'si, Amazon'un AWS'si bu alanda başarılı girişimler olarak faaliyetlerine devam ediyor. Google'ın tekel davasının sonucu da yapay zekayı önemli ölçüde ilgilendiren bir durum. Diğer taraftan Google, çipler konusunda da Nvidia'ya bağlılığını azaltmak için TPU çipleri üretmeye çalışıyor. Tüm bunlara bakılınca Google'ın kaybedeceğinin oldukça büyük olduğunu ve olası yapay zeka atılımlarını davanın sonucunun etkileyebileceğini görebiliriz. Bugüne kadar Google'ı paya zeka konusunda ön planda görmesek de onun gibi kapı tutucular (gatekeepers) bir açıdan yavaş ve emin bir şekilde yürümeyi de tercih etmektedir, OpenAI'ın hızlı ve parçalayıcı (fast and crack) stilinin aksine.
Google, dava sonucunda elindeki verileri kısmen paylaşmak zorunda kalabilir ki 2022 yılında Avrupa Birliği'nde çıkan internet yasasına göre Avrupa özelinde bunu yapmak zorunda kaldı. DOJ'nin de aynı kararı alabileceği tahmin ediliyor.
Gelecek Konjenktür
Antitröst yasaları 1900'lerin başında halkın tepkisi ve baskısı sayesinde çıkarılan yasalardı ve bu yasaların halen hayatta kalmasının nedeni olarak ise yine bu etki gösterilebilir. Halkın yanında bürokrasi de Big Tech'in elindeki bu güçten rahatsızlık duymakta.
Kasım ayında yapılacak Amerikan Seçimleri'nin de etkisi burada. Büyük Teknoloji şirketlerine olan baskılar 2016'dan önce çok cılızken Trump'ın bu alanda önemli adımlar attığı söylenebilir ki ikinci başkanlık döneminde geçmişteki CV'sine bakarsak bu adımların sertleşeceğini söyleyebiliriz. Özellikle iki adaya yapılan bağışlara baktığımızda da Büyük Teknoloji'nin Harris'a oldukça büyük meblağlarda bağışlar yaptığını görüyoruz.
Harris tarafı ise durumu daha çok mahkemelere bırakırken Trump'ın burada yürütme erkinin etkisinde olan Departman of Justice'ı Demokles'in Kılıcı olarak kullanabilir. Her iki aday içinde tüketicilerin, yani oy verenlerin, çıkarlarının daha önemli olduğunu unutmamak lazım.
tebrikler